Şule Taşkıran Çankaya

Hakkında

Şule Taşkıran, lisans eğitimini 2003 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü’nde tamamladı. Aynı üniversitenin Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Anabilim Dalı'nda, TÜBİTAK destekli Proje dahilinde hazırladığı 3-Hidroksiflavon türevleri sentezi ve floresans özelliklerinin İncelenmesi başlıklı teziyle 2005 senesinde yüksek lisansını savundu. 2014 senesinde Ditiyeno[2,3-b;3',2'-d]tiyofen ve tiyeno[2,3-b]tiyofen temelli organik elektronik ve optoelektronik malzemelerin sentezleri ve özelliklerinin incelenmesi başlıklı teziyle Kimya doktoru oldu. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Bilim Tarihi Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Taşkıran, halihazırda Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Felsefesi Anabilim Dalı'nda, Kimya Tarihi üzerine ikinci bir doktora tezi hazırlamakta olup; kimya tarihi ve felsefesi özelinde bilim tarihi alanında çalışmalarına devam etmektedir.

 

Katkıda bulunduğu maddeler

Aydemir Cildekî
Doğum tarihi bilinmeyen bu ilim adamının Horasan’daki Meşhed şehrinin Cildek köyünde doğduğu ve buraya nispetle Cildekî olarak anıldığı; Aydemir özel adı sebebiyle de Türk-Türkmen asıllı olduğu düşünülmektedir.
Câbir b. Hayyân
Câbir’in doğa felsefesi, mikrokozmos-makrokozmos kavramları ile dünyevî ve kozmik kuvvetler arasındaki etkileşimin varlığı üzerine kuruludur. Câbir’in el-kimyasındaki temel hedeflerden biri, doğadaki mükemmelliğe, maddeler aleminde ve insan akıl-beden-ruh birliğinde de ulaş̧maktı.
Ebû Bekir er-Râzî
Tabiiyyun ekolünden hekim ve filozof olan Ebû Bekir er-Râzî, geniş bir hoşgörü ortamında gelişen felsefî düşünceleriyle deist inancı temellendirmeye çalışmıştır. Ayrıca tıbbın kurucuları Hipokrat ve Câlînûs’tan (Galen) sonra tıp ilmine yaptığı önemli katkılardan dolayı “Araplar’ın Galeni” unvanıyla anılır...
Tuğrâî
İslâm el-kimya tarihinin çok önemli isimlerinden biri olan Ebû İsmâîl Müeyyidü’d-dîn el-Hüseyn b. Alî b. Muhammed b. Abdi’s-Samed el-İsfahânî el-Münşî el-Vezîr 453/1061 yılında İsfahan’da doğdu. Ebû İsmail Hüseyin b. Ali, Sultan Muhammed Tapar döneminde (1105-1117/1118) tuğrâî (hükümdarların tuğrâsını belgeler üzerine çeken kimse –tuğrânevîs, tuğrâî, tuğrâkeş) görevine gelmiş ve tuğrai unvanını kullanmıştır.