- A +

Batiha, Güney Irak'ta Kufe,Vasıt ve Basra şehirlerinin arasında bulunan bataklık bölgedir. Asur çivi yazılı metinlerinden anlaşıldığına göre Güney Mezopotamya çok eski devirlerden itibaren bataklık bir alan olarak anılmaktadır. Metinlerde "agamme"(bataklık) ve "apparate"(kamışlık) terimleri bölgeyi tanımlarken kullanılmıştır. Asurlular zamanında bölgenin güneyden kuzeye ve doğuya doğru uzanan geniş bataklıklarla kaplı olduğu anlaşılmaktadır. Asur Krallarının bu bölgenin halkıyla savaştığını anlatan kabartmalar bulunmuştur. Grek ve Roma kaynaklarında Batiha, Limue  ve Chaldaicus Lacus şeklinde ismi geçmiştir. Bir başka açıdan, antik kaynaklarda geçen Paludes ismi ve Diotahi ismi bulunmaktadır, bunun ise Biotahi (Bataih) olması muhtemeldir. Bölgenin jeolojik olarak ne zaman meydana geldiğiyle ilgili bir kısım rivayetler olmakla birlikte Arap Coğrafyacılar Sasaniler devrinde oluştuğunu kabul etmişlerdir. Fakat araştırmalar sonucunda oluşumun çok daha eski jeolojik devirlerde olduğu ortaya çıkmıştır.

Batiha'nın İslam coğrafyasına dahil olması Hz. Ömer devrinde olmuştur. Kadisiye Savaşı'nın ardından (638) bölge, İslam devletinin toprağı olmuştur. Bölgenin ıslah çalışması Emevi Halifesi Muaviye'nin görevlendirdiği Abdullah b. Derrac'ın bataklıkların bir kısmını kurutarak verimli arazi haline getirmesiyle başlamıştır. Bu sayede araziden ciddi miktarda bir yıllık gelir elde edilmesi mümkün olmuştur. Emeviler döneminde, imar ve zirai faaliyetler arttırılmış, Batiha'nın kuzeydoğusunda Vasıt şehri kurulmuştur. Bununla birlikte, sel baskınlarını önlemek amacıyla Nil ve Zabi kanalları açtırılmıştır. Rumman ve Mübarek kanalları da bölgenin ıslah çalışmaları açısından önemli olmuştur. Daha sonra bölgede hakim olan Abbasiler, Emeviler dönemindeki çalışmalara benzer faaliyetlerde fazla bulunmamışlardır. Böylece bataklıkların genişlediği anlaşılmaktadır. Batih’a içinden kolay kolay geçilemediği için her devirde haydutların, asilerin saklanarak devletin düzenine tehdit oluşturduğu bir bölge olmuştur. Haccac tarafından Bataih'e yerleştirilen Zutlar, zamanla artan nüfuslarıyla birlikte kuvvetlenerek çapulculuğa başlamışlardır. Nehir vasıtasıyla Bağdat'a giden zahire ve eşya bu gruplar tarafından yağmalanmıştır. Halife Me'mun bunlarla savaştıysa da karışıklıkları ortadan kaldıramamıştır. Mu'tasım halife olduğu zaman, bu çapulcular Vasıt ve Basra arasındaki bölgeye tamamen hakim olmuşlardır. Daha sonraki yıllarda bölge için oldukça önemli bir tehlike Zencilerin isyanı ile ortaya çıkmıştır. Doğu Afrika'dan gelen zenci köleler büyük gruplar halinde ve çok kötü şartlarda tarlalarda, tuzlalarda ve ocaklarda çalıştırılmıştır. Bunun sonucunda da Ali b. Muhammed adında bir kişi, zenci gruplara Hz. Ali soyundan geldiğini iddia ederek onlara zenginlik vaatlerinde bulunarak isyana sevk etmiştir. Zenciler bu teşvik ile birlikte kısa zamanda belli bir güce ulaşmışlardır. Bataklıklar arasında kurdukları Muhtara şehri bir anlamda hareket üssü olmuştur. Abbasiler ve Zenciler arasındaki bu mücadele 883 senesine kadar sürmüş ve ancak Ali b. Muhammed'in esir edilmesiyle sona erebilmiştir.

Batiha 945 yılından itibaren sırasıyla Büveyhiler, mahalli hanedanlardan Muzafferiler, Mezyediler ve Beni Müntefık'ın kısmen veya tamamen hakimiyetlerine girmiştir. 1258 senesinde İlhanlılar Irak'ı ele geçirince Batiha da onların eline geçmiştir. Bu tarihten itibaren el-Cezair isimli bölgede Arap kabileleri karışıklıklar çıkarmışlardır. Timur'un bölgeyi zapt etmesinin ardından  Celayirliler'in ve devamında Muşa'şaalar'ın idaresine geçmiştir. 1546 senesinde Kanuni Sultan Süleyman bölgeyi Osmanlı topraklarına katmıştır.(İslam Ansiklopedisi) Fakat bölgenin coğrafi yapısının olumsuz koşulları nedeniyle bölgede sağlam hakimiyet kuramamıştır. Zaman zaman münferit hareket eden kabileler iktidar boşluğundan faydalanmışlardır. Midhat Paşa'nın valilik dönemine kadar (1868) devam etmiştir. Midhat Paşa Batiha'yı Bağdat'a bağlı bir sancak haline getirerek büyük ölçüde güvenliği ve düzeni sağlamıştır. I. Dünya Savaşı'nda kanlı mücadelelerin yaşandığı Batiha savaştan sonra Irak'la birlikte İngiltere'nin mandası haline gelmiştir. Irak Krallığı'nın 1921’de kurulmasının ardından Irak'a ait olmuştur. Bugünde coğrafi dezavantajlar bölgede çeşitli hastalıklara sebep olmaktadır.

Hakkı Dursun Yıldız, “Batiha”, DİA, c. 5, İstanbul 1992, s. 195-96.